top of page

Zeytin Ağacıyım Ben…


Bahar geliyor yine… Doğa canlanıyor, su yürüyor dallara… Yapraklanıyor, çiçekleniyor ağaçlar. Bizim bahçe her zamanki gibi sessiz, sözsüz, sakin halinde yine… Nerden baksan altmış ağaç varız burada, kimimiz daha genç, tecrübesiz kimimiz daha görmüş geçirmiş. Ne zamandır gelmediler, hatırımızı sormadılar diye düşünüp üzülüyoruz her birimiz kendi köşemizde. Oysa, zeytin zamanı nasıl kalabalıktı burası, meyvelerimizi toplarken nasıl da canla başla, nasıl da hızlı çalışıyordu insanlar… Zamana karşı yarışıyorlardı, en kısa zamanda ne kadar çok zeytin toplayabileceklerinin hesabını yapıyorlardı. Öyle hoyratça, öyle fütursuzca saldırıyorlardı ki dallarımıza, canımızı acıtıyorlardı, kollarımızı kırıyorlardı. Zeytinleri yere dökmek için gövdemizi var güçleriyle sarsarken nasıl acılar çektiğimizi hiç düşünüyorlar mıydı bilmiyorum, ya da aylardır nice emekle, nice sabırla büyütüp olgunlaştırdığımız meyvelerimizi, bize sormadan, rızamızı almadan bizden aldıklarında nasıl üzüldüğümüzü…

Zeytin ağacıyım ben…Benim ailemin tarihi çok eskilere dayanır, insanlık kültürünün gelişimine tanıklık etmişizdir, hatta bu gelişimde payımız vardır desek de abartmış olmayız. Barış ve zeka tanrıçası Athena yeryüzüne bolluk ve bereket getirmek için var etmiştir bizi. Her birimiz, binlerce yıllık bir birikimin her yıl yeniden doğan tohumlarını taşırız içimizde. Ne çetin kışlar, ne aman vermez yağmurlar, ne zorlu fırtınalar atlatmışızdır da hala dimdik, sapasağlam ayakta dururuz. Yaşamak için kimseye ihtiyacımız yoktur doğaya şükür… Yoktur yok olmasına da, biz de taştan değiliz ya… Dost isteriz, yoldaş isteriz yanımızda…Fena mı olur, yıllanmış gövdelerimizi elleriyle okşarken, yeni sürgün yapraklarımızı görüp sevinçlenen, varlığımıza daha bir anlam katan dostlarımız olsa… Arada bir de olsa gelseler, onlar için değerli olduğumuzu bize hissettirseler…

Acaba hiç bilmez mi insanlar, bütün canlılar gibi zeytin ağacının da ilgiye ve sevgiye ihtiyacı vardır. Bilmezler mi ki biz ancak sevildiğimizde meyve veririz, ancak o zaman, bütünün parçası olduğumuzu, faydalı olduğumuzu hissederiz. Bilirler elbet, bilirler de hep daha önemli işleri vardır insanların. Bir ağaca sarılmak, dallarını yapraklarını okşamak, onunla konuşmaktan daha önemli işler… Zordur hayat insan için, biteviye bir mücadeledir, hep daha çok kazanmak üzerine kuruludur. Üstün gelmek, kar etmek, öne geçmek… Bizimle olan ilişkisi de çıkara dayalıdır . O yıl mahsul çoksa yere göğe koyamaz da bizi, hele bir yıl zeytin vermeyelim, yüzümüze bakmaz, bizi kesip yerimize daha çok kar getirecek bir şeyler koymayı bile düşünür . Düşünür ama, kıyamaz yine de…Çünkü içten içe sever bizi, sever de söyleyemez, söylemese de biz biliriz… Biliriz de ondan meyve vermeye devam ederiz.

Bir kaç güne kalmaz bizi budamak için gelecekler her yıl olduğu gibi… Yaşlı ve kuru dalları ayıklayıp genç sürgünlere yer açacaklar… Köklere yakın sürgünleri temizleyecekler… Bir de utanmadan piç diyorlar onlara, işlerine gelmediği için koparıp atıyorlar, canımızdan can koparıyorlar umursamadan. Piçler temizlenirse daha çok zeytin verirmiş ağaç… Hiç de değil…Ağaç ne zaman daha çok zeytin verir bilir misiniz? Zeytin verse de vermese de sevileceğini bildiğinde… Koşulsuz sevgiyi ve şükran duygusunu iliklerinde hissettiğinde… Sadece budama zamanı ya da zeytin toplama zamanı değil, nedensiz de ziyaret edildiğinde… Hali, hatırı sorulduğunda…

Zeytin ağacıyım ben… Athena’nın insanlığa yadigarıyım…Yaşam deneyimim sizlerden çok fazla. Kulak verip de beni dinlerseniz pişman olmazsınız. Ben derim ki, zeytin ağaçlarını koşulsuz sevdiğinizde, bolluk ve bereketin kapıları önünüzde sonuna kadar açılacak. Tüm canlıları koşulsuz sevdiğinizde yaşamınıza huzur ve neşe gelecek. Deneyin, söz veriyorum buna değecek….

Sibel Börekci Aydın

Mart 2016

Tanıtılan Yazılar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page